30 Temmuz 2015 Perşembe

VERİMSİZ TOPLANTI MUTLULUĞU

Sayın Patronum,

Bildiğiniz gibi İstanbul'da yaşıyor ve eviniz işinize yakınsa dünyanın en mutlu insanlarından birisiniz demektir. Benim gibi her gün 80 km yol yapıyor, bir de üstüne meşhur İstanbul trafiğini çekiyorsanız mutlu olabilirsiniz ama dünyanın en mutlu insanlarından biri olamayabilirsiniz.

Sabah trafiğine kalmamak için erkenden yola çıkmak gerekiyor. Her ne kadar kahvaltı benim için çok şey ifade etse de işyerinde yaptığımız poğaça çayla idare etmek zorundayız. O yüzden her ayın 2.
çarşambası yaptığımız Müdürler Toplantısı benim için çok şey ifade ediyor.

Bu toplantının verimliliği tartışılır ama 2-3 saat süren kuş sütünün (bir de pastırmanın) eksik olduğu
kahvaltı -pardon toplantı- beni mutlu ediyor.

Çoğu zaman müdürler toplantımız müdürler savaşına dönüyor.

Satış müdürü kendisine sorulmadan yapılan pazarlama çalışmaları sebebiyle her toplantımızda (bazen 2 toplantıda bir) pazarlama müdürü ile kavga ediyor. Satıştan kaldırdığımız ürünü çok güzel diye dergilerde gösteriyorsunuz müşteriye yok diyen biziz dediğinde hak vermemek elde değil. Ancak pazarlama müdürünün iyi de o ürün sayesinde mağazaya geliyorlarsa başka ürün satın. Müşteriye yok denmezi biz öğretmeyelim size dediğinde ise satış müdürünün öfkesini görmek hatta görmemek gerek...

Satış müdürü elbette sadece pazarlama müdürü ile değil üretim müdürü ile de tartışıyor. Üretim müdürü toplantılarda sadece satış müdürü ile değil aynı zamanda ihracat müdürü ile de uğraşmak zorunda kalıyor. Her toplantı 38. dk.da ihracat müdürümüzden aynı cümleyi duyuyoruz ''her şey yurt içi satışa göre tasarlanıp üretiliyor, ihmal edildiğimizi düşünüyoruz...

Toplantılarda en çok yüklenilen kişi unvanını sevgili İnsan Kaynakları müdürümüzün kimseye bırakmayacağından eminim, çünkü herkes adam bulamamaktan çok şikayetçi. Öte yandan ücretlerin
yeniden düzenlenmeden bu sorunun çözülmeyeceğini herkesin bilmesine (daha önce İK tarafından dile getirilmesine ve sonuç alınamamasına) rağmen sadece İK'yı suçlamak büyük haksızlık.


Aslında eleştirilerin olması  güzel, ancak toplantıyı yöneten kimsenin olmayışı hem bu eleştirilerin dozu hem de süresinin belirsiz olmasına yol açıyor. Toplantıyı toplantı yapan gündemidir, çok şükür bu
konuda da bir şey yapmadığımız için bir şeyleri konuşuyoruz ve gidiyoruz. (ama tok gidiyoruz :)

Müdürlerimizden bazılarının sürekli cep telefonlarına düşen maillere cevap yazması, hiç fikir belirtmemesi ve telefonla konuşmak için dışarı çıkmaları da dikkate değer davranış biçimlerinden.

Sizin her toplantıya en az yarım saat geç gelip, şu ana kadar konuşulanları özetleyelim demenize zaten bir sözümüz yok!

Anlayacağınız bizim ciddi bir toplantı yönetimi eğitimine ihtiyacımız var. Toplantı yönetimi falan boş iş diyorsanız, toplantıdan sonra ağzımızı fırçalar, üstüne karanfil çiğner ve naneli sakızla devam edersek menüye pastırma eklememizde hiç sakınca olmayacaktır..

Saygılarımla



1 yorum:

  1. Evet demek ki; toplantılar genelde aynı gerçekleşiyor. harfi harfine katılıyorum, fikir açıklamaktan çok, dinlemeye, dertlere çözüm yerine her toplantıdan sonra aynı nakarat, düzelecek, iyi olacak, bakın böle gitmez, ayağınızı denk alın, gibi tehditlerde oluyordur tabii.

    YanıtlaSil